Hamileliğin erken dönemlerinde ortaya çıkan bazı hamilelik belirtileri, adet gecikmesinden hemen sonra veya 1-2 hafta sonra ortaya çıkabilir. Yüzde yüz hamilelik belirtileri olabileceği gibi bazen tuhaf hamilelik belirtileri de olabilir. Kadınların yaklaşık yüzde 60’ında, 6 haftalık olduklarında erken hamilelik belirtileri ortaya çıkar. Yüzde 90’ı ise 8 haftalık olduklarında belirtileri hissetmeye başlar. Adet döngüsünü takip etmiyorsanız veya adet dönemleriniz değişken ise, adet gecikmesi olup olmadığını bilemeyebilirsiniz. Ancak, hamileliğin erken dönem belirtilerinden bazılarını hissetmeye başlarsanız gebelik testi yaptırmanız uygun olacaktır.

Hamilelik her anne adayı için oldukça kutsal bir görevdir. Birçok anne adayı hamile kalmak ister ve bunun için ilk başta doktora gidip muayene olur. Hamilelik için birçok kontrol ve test noktası bulunur. Bu gibi durumlardan sonra bir problemi olmayan her kadın hamile kalabilir. Hamile kaldığınız zaman mutlaka dikkatli olmalı ve doktorunuzun söylediği her şeye uymak gerekir. 9 ay boyunca bir sorun yaşamamak için anne adaylarının bu konuda dikkatli olması oldukça önemlidir. Genellikle hamilelik belirtileri bazı anne adaylarında oldukça yoğun bir şekilde geçerken bazı anne adayları ise daha hafif atlatır. Bu gibi durumlar da doktor sizlere daha net bir bilgi verir. Bu nedenle hamilelik belirtileri oldukça normal olarak karşılanır. Hamilelik belirtisi yaşayan her anne adayı kendine dikkat ederek bu süreci daha az hasarlı bir şekilde atlatabilir. Genellikle bu gibi belirtiler sosyal yaşamı da olumsuz etkiler. Bu konuda mutlaka sağlıklı beslenmek önemlidir.

Hamilelik Öncesi Muayene Önemlidir.

Gebelik öncesi sağlık kontrolünden geçilmesi hem gebelikte oluşabilecek risk faktörlerinin belirlenmesini hem de bazı sağlık sorunlarının gebe kalmadan önce tedavi edilmesini sağlar. Gebeliğin planlanması ve öncesinde bu kontrollerin yapılması anne adayının kendisi ve bebeği için daha sağlıklı ve iyi seçimler yapması, bilinçli bir şekilde anneliğe hazırlanması için gereklidir.

Gebelik planladığında yapılacak doktor kontrolünde hamilelikte oluşabilecek problemlerle ilgili riskler araştırılır. Daha önceki gebelikler ve bunların nasıl sonuçlandığı, geçirdiği hastalıklar, ameliyatlar, sürekli kullandığı ilaçlar, sigara-alkol alışkanlığının sorgulanması, ailesel hastalıklar, allerjiler, meslek hastalıkları, çevresel toksin maruziyeti (kurşun, civa, x-ışını maruziyeti vb.) pek çok şey araştırılarak gebelikte oluşabilecek sorunlar engellenmeye çalışılır. Gebelik öncesi her iki eşinde genetik danışmanlık alması özellikle bazı genetik geçişli hastalıkların bulunduğu ailelerde ve akraba evliliklerinde son derece önemlidir.

Doktor kontrolünde muayene ve bazı kan-idrar testleri yapılır. Tüm bu detaylı incelemelerin sonucunda sağlıklı bir gebelik ve bebek için yapılması gerekenler belirlenir. Yapılan test sonuçlarına göre herhangi bir problem tespit edilirse, bu problem gebelik öncesi olabildiğince düzeltilir.

Genel sağlık durumu, kilo kontrolü ve sağlıklı beslenme ile ilgili tavsiyelerde bulunulur. Kilosu normalden fazla olan kadınlara bir miktar kilo vermesi, kilosu düşük olan kadınlara ise kilo alması önerilir. Ayrıca sağlıklı gıdalardan oluşan iyi bir beslenmeyle ilgili önerilerde bulunulur. İyi beslenme bebeğin sağlıklı gelişimi ve büyümesi için gereklidir. Vejeteryan anne adaylarına da hayvansal gıda kaynaklarına alternatif bitkisel besinler önerilir ve takviye ilaçlar başlanır. Sigara-alkol vb kötü alışkanlıklardan ve bebeğe zararı olabilecek ilaçlardan kaçınılır.

Gebelik esnasında bulaştığında, bebeğin gelişimini bozan ve sakatlığa neden olabilecek bazı enfeksiyonlar vardır. Bunlar bazı kan testleri yapılarak araştırılır. Bu hastalıklara karşı bağışıklığı olmayan kadınlara gebelik öncesi aşı uygulanır. Geç ve güç gebe kalan hastalara gebeliği kolaylaştıracak ve yumurtlama zamanını belirleyecek önerilerde bulunulur. Tüm hastalara gebelik öncesi folik asit takviyesi yapılır. Folik asit nöral tüp defekti dediğimiz sinir sistemi ve omurgayla ilgili anormalliklerin engellenmesinde önemli rol oynar. Böylece bu problemlerin oluşma ihtimali azaltılmış olur.

Gebelik Nasıl Oluşur?

Gebelik oluşması döllenmeyle başlar. Döllenme kadının olgun yumurtasıyla erkeğin sperminin birleşmesidir ve tüplerde gerçekleşir. Döllenmiş yumurtaya zigot denir. Zigot yaklaşık 3-5 gün süren tüplerden rahim içine doğru bir yolculuk yapar. Bu zaman zarfında tüplerde bulunan bazı hücreler döllenmiş yumurtayı iterek bu harekete yardımcı olurlar, bazı salgı hücreleri özel maddeler salgılayarak beslenmesine destek olurlar. Bu zaman zarfında rahim gebelik için hazırlanır. Endometrium adını verdiğimiz iç tabaka hormonal etki ile kalınlaşır ve bebeğin tutunup yerleşebileceği uygun bir yer haline gelir. Zigot rahme ulaştığında rahim içinde biraz gezindikten sonra yerleşmek için en uygun bölgeyi bulur. Burası genelde rahmin üst arka kısmıdır ve buraya tutunur. Daha sonra da bir tohum gibi rahim duvarına gömülür. Bu tutunma ve rahim içine yerleşerek gömülme olayına “implantasyon” denir. Zigot rahime tutunduktan bir süre sonra salgıladığı bazı hormonlar anne kanına geçer ve kanda ölçülmeye başlar. Böylece gebelik testi (beta-hCG) yapılarak artık yüzde yüz hamilelik durumu anlaşılabilir.

Bazen zigot bu gezinti esnasında rahime ulaşamaz. Tüplerde kalır ve oraya tutunur. Böyle durumlarda dış gebelik oluşur. Genelde sigara içen, tüplerinde hasar olan, daha önce iltihap geçirenlerde, bazı doğum kontrol yöntemlerini kullananlarda bunlar olabilir. Bazen de zigot rahim içinde uygun olmayan bir bölgeye yapışır. Mesela rahimin alt kısmına rahim ağzına yakın bölgeye yapışır. Bu durumda ise bebeğin eşi önde olur ve hasta normal doğum yapamaz.

Hamilelik Belirtisi Nasıl Başlar?

Hamilelik belirtileri genellikle birçok kişi de değişkenlik gösterir. Anne adaylarının bazılarında oldukça fazla belirtiler yer alırken bazılarında ise herhangi bir belirtiye rastlanmaz. Bu durum tamamen kişiden kişiye göre değişir. Düzenli bir adet takvimi varsa eğer hamilelik zamanını buradan da kontrol etmeniz mümkün. Bazı anne adayları regl dönemi gecikince direkt olarak adet takvimini kontrol eder. Genellikle adet döngüsü bu gibi durumlar da yanılmaz. Ancak çok fazla bir gecikme var ise genellikle idrar veya kan gebelik testi yaptırmak gerekir. Test yaptırdığınız zaman genellikle hemen belli olur. Bu nedenle hamilelik belirtileri de kısa süre sonra başlamış olacaktır.

Hamilelik Belirtileri Ne Zaman Başlar?

Hamilelik süreci zor bir süreç olduğu için anne adayları bu alanda oldukça zorluk yaşarlar. Özellikle annelerin belirtilerini ağır bir şekilde yaşaması da bu durumu olumsuz anlamda etkiler. Hamilelik belirtileri genellikle ilk hafta kendini göstermeye başlar. Ancak her belirti direkt olarak hamile olduğunuzu göstermez. Hamilelik belirtileri genellikle ilk hafta kendini gösterir. Bu süreçte anneler ufak ufak belirtiler görünür. Özellikle adet döneminin gecikmesi nedeniyle anne adayları hamile olduğunu düşünür. Adet döneminiz eğer geciktiyse kan testi yaptırıp daha net bir bilgi almanız da mümkün.

Hamilelik Belirtileri Nelerdir?

Hamile olduğunuzu anladığınız an genellikle belirtiler çok daha fazla görülmeye başlanır. Birçok anne adayı hamilelik dönemini hafif atlatabilir. Ancak genellikle herkes de aynı belirtiler ortaya çıkar. Anne adayların belirtiler daha ilk haftadan görülmeye başlanır. Bu nedenle belirtiler meydana geldiği zaman bu konuda annelerin dikkat etmesi önemlidir.

  • Bulantı ve kusma
  • Baş dönmesi
  • İştahsızlık
  • Halsizlik ve yorgunluk
  • Aşerme ve daha fazla yeme isteği
  • Koku hassasiyeti genellikle en sık görülen belirtilerdir.

Bu gibi belirtilerin meydana gelmesi genellikle normal olarak karşılanır. Belirtiler çok sık yaşandığı zaman anne adayları bu durumdan biraz daha fazla etkilenebilir. Ancak bu gibi durumlar da herhangi bir şey yapılamadığı için bir süre anne adayları bu belirtileri yaşamak zorunda kalır.

  • Adet Gecikmesi: Genellikle oldukça düzenli adet oluyorsanız ve adetiniz zamanında gelmezse, yukarıdaki belirtilerden herhangi birini fark etmeden önce bir hamilelik testi yapmaya karar verebilirsiniz. Ancak düzenli adet görmüyorsanız, mide bulantısı ve meme hassasiyeti gibi belirtiler hamileliği işaret edebilir.
  • Halsizlik ve Yorgunluk: Erken gebelik yorgunluğuna neyin neden olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak progesteron hormonu seviyelerinin hızla artması uykululuk halinize katkıda bulunur. Tabii ki, sabah rahatsızlığı ve gece sık sık idrara çıkma zorunluluğu da buna eklenebilir. Gebeliğin ikinci döneminde daha enerjik hissetmeye başlamalısınız, ancak hamilelikte çok daha fazla kilo alınması durumunda tekrar yorgunluk şikayeti artabilir. Alınan kilolardan dolayı gece uykusu zorlaşabilir.

Gebeliğin başlangıcından itibaren kadınların çoğunda halsizlik ve yorgunluk olur. Bunun nedeni anne vücudunun bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için daha fazla çalışmasıdır. Bu durumda yapılması gereken sadece dinlenmektir. İhtiyacınız olduğu kadar dinlenin. Gün içerisinde ara ara şekerleme yapın. Ayaklarınızı yukarı kaldırarak dinlenin. Gün içinde şekerleme yapamazsanız, hemen iş sonrası veya akşam yemeği öncesinde yapabilirsiniz. Eşiniz veya çocuklarınız size ellerinden geldiğince yardımcı olsunlar. Sağlıklı ve dengeli beslenin. Gebeliğin başlangıcında doğal olan bu yorgunluk, yeterli beslenmezseniz şiddetlenebilir. Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkları bırakın. Daha enerjik hissetmek için egzersiz yapın. Hergün 30 dakika yürümek gibi orta düzeyde bir egzersiz bile size kendinizi daha iyi hissettirecektir. Yatmadan birkaç saat önce su içmeyi bırakın, böylece gece tuvalete çıkmak için sık sık kalkmanız gerekmez, uykunuzu bölmek zorunda kalmazsınız.

  • Baş Ağrısı: Gebeliğin başından itibaren görülen baş ağrılarının aslında tam olarak nedeni belli değildir. Muhtemelen hormon düzeylerindeki gebeliğe bağlı değişikliklerden, açlık, stres ve yorgunluktan kaynaklanmaktadır. Ayrıca önceden kafeini fazla tüketen kadınlarda, gebelikte bunun azaltılması ya da kesilmesi, birkaç gün süren baş ağrısına ve halsizliğe neden olabilir.

Baş ağrısını engellemek için aç ve uykusuz kalmamaya özen gösterin. Aşırı kalabalık ve gürültülü, havasız yerlerden uzak durun. Yaşamınızdaki stresi azaltın. İyi yemek yiyin, meyveyi bol bol tüketin. Yeterli dinlenme ve egzersiz de çok önemlidir.

Baş ağrısının pek çok nedeni olabilir. Bazen görme kusurları, sinüs ve diş enfeksiyonları, kulakla ilgili sorunlar, aşırı stres, migren, nadiren de beyinle ilgili önemli hastalıklar baş ağrısının nedeni olabilir. Bu nedenle baş ağrısı için ağrı kesici kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Gerilim tipi baş ağrısı en sık görülen tiplerdendir. Boynun arkasına masaj yapma, sıcak veya soğuk uygulama ağrıyı geçirebilir. Gevşeme egzersizleri yapılarak sakinleşip, baş ağrısı azaltılabilir. Bu egzersizleri gözünüzü kapatıp sevdiğiniz güzel bir yeri, o anda olmak istediğiniz bir yeri düşünerek yapabilirsiniz.

Görme kusurlarından şüpheleniyorsanız göz doktoruna, kulakla ilgili sorunlar için kulak-burun-boğaz doktoruna görünmelisiniz. Baş ağrısı alın, yüz bölgesinde ise sinüslerle ilgili olabilir. Geniz akıntısı, gribal bulgular varsa mutlaka doktora muayene olarak gerekirse ilaç başlanmalıdır. Bu durumda yüzün ön tarafına burun etrafına sıcak buhar, kompres uygulaması işe yarayabilir. Şiddetli, geçmeyen, giderek şiddetlenen ağrıların nedeni önemli bir sorun olabilir. Böyle durumlarda gerekirse beyin MRI çekilmesi, nöroloji ve beyin cerrahisine muayene gerekebilir.

  • Sık İdrara Çıkma: Hamile kaldıktan kısa bir süre sonra, hormonal değişiklikler böbreklerinizdeki kan akışını artıran bir olaylar zinciri oluşturur. Bu, mesanenin daha hızlı dolmasına neden olur, bu yüzden de daha sık idrara çıkacaksınız.

Hamileliğiniz ilerledikçe sık idrara çıkma devam edecek veya yoğunlaşacaktır. Kan hacminiz hamilelik sırasında önemli ölçüde artar ve bu da ekstra sıvının böbreklere yönlenmesine ve mesanenizin sık sık dolmasına neden olur. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde büyüyen bebeğiniz mesaneye daha fazla baskı uyguladığı için sorun daha da artmaktadır.

Gebeliğin ilk üç ayında büyüyen rahmin idrar torbası üzerine bası yapması ve gebelikte böbreklere giden kan akımının artması nedeniyle sık idrara çıkma görülür. Üçüncü aydan sonra rahim karın boşluğuna doğru büyümeye başlar ve mesane üstündeki basınç azalır. Böylece sık idrara çıkma şikayeti de azalır. Doğum zamanına yakın bebeğin başını pelvise yani çatıya yerleştirmesiyle tekrar mesane üstünde bası oluşur. Yeniden sık idrara çıkma durumu ortaya çıkar. Ayrıca hapşırırken, öksürürken ve gülerken de idrar kaçırma olabilir. Bunlar doğumdan sonra 3-6 ay içinde düzelir.

Geceleri sık idrara çıkma uyku kalitesini bozabilir. Bu nedenle yatmadan birkaç saat önce su ve sıvı gıda alınmasının kesilmesi gerekir. Böylece gece boyunca daha az tuvalet için kalkılır. Bunun dışında gebelik süresince sıvı alımını kesmemek gerekir. Gün içerisinde 10-15 bardak su-sıvı tüketilmelidir. İhtiyaç hissedildiğinde idrar boşaltılmalıdır. İdrarınızı uzun süre tutmak, idrar torbasının tam olarak boşalmamasına ve idrar yolu enfeksiyonuna neden olabilir. İdrarı çömelme pozisyonunda veya öne doğru eğilerek yapmak, daha kolay idrar yapmanızı ve idrar torbanızın tam olarak boşalmasını sağlar.

  • İdrar Kaçırma: Gebelikte idrar kaçırma oldukça sık görülen bir durumdur. Büyüyen rahmin idrar torbası üzerine yaptığı bası ve gebeliğe bağlı sık idrara çıkma idrar kaçırmaya neden olabilir. Genelde karın içi basıncının arttığı durumlarda; gülerken, hapşırırken ve öksürürken olur. Bu durum doğum sonrası 3-6 ayda genellikle düzelir. İdrar torbası aşırı dolu olduğun daha çok idrar kaçırma olur. Bu nedenle aşırı sıkışmadan tuvalete gidilmelidir. Sık boşaltma idrar torbanızın dolu olmasını önler. Böylece idrar kaçırma riski azalır.
  • Ruh Hali Değişiklikleri: Kısmen nörotransmiterleri (beyindeki kimyasal haberciler) etkileyen hormonal değişikliklerden dolayı hamilelik sırasında ruh hali değişmesi yaygındır. Bu değişikliklere herkes farklı tepkiler verir. Bazı anne adaylarında, hem iyi hem de kötü duygular artarken, bazıları kendilerini daha depresif veya endişeli hissedebilir.
  • Uyku Bozuklukları: Gebelikte uyku problemleri oldukça sıktır. Gebeliğin başında hormonal değişikliklere bağlı genelde aşırı uyku hali, sürekli uyuma isteği ve halsizlik olur. Gebeliğin sonlarına doğru ise büyüyen rahmin verdiği rahatsızlığa bağlı olarak uykuya dalmada ve uyumada güçlük oluşmaya başlar. Gebeliğin son dönemlerinde rahat uyuyabilmek için uygun pozisyonda yatmalısınız. Bu pozisyon bacak ve dizleriniz bükülü şekilde yan yatmaktır. Sağ veya sol yan yatılabilir, ancak sol tarafa daha iyidir çünkü bu rahmin büyük damarlar üzerindeki basıncını azaltır. Karnı desteklemek için karın altına ve bacakların arasına yastık konulmalıdır.
  • İştahsızlık: Yeni hamileyseniz, iştahsızlık ve bazı yiyeceklere karşı isteksizlik hissedebilirsiniz. Kesin olarak bilinmese de, sisteminizde hızla artan miktarlarda östrojenin yan etkisi olabilir. Ayrıca, zevk aldığınız bazı yiyeceklerin aniden tamamen size karşı itici olduğunu da görebilirsiniz.
  • Karın Şişliği: Yeni hamileyseniz, iştahsızlık ve bazı yiyeceklere karşı isteksizlik hissedebilirsiniz. Kesin olarak bilinmese de, sisteminizde hızla artan miktarlarda östrojenin yan etkisi olabilir.Ayrıca, zevk aldığınız bazı yiyeceklerin aniden tamamen size karşı itici olduğunu da görebilirsiniz. Hamileliğin erken döneminde meydana gelen hormonal değişiklikler, bazı kadınların adet dönemlerinden hemen önce hissettiklerine benzer şekilde şişkinlik hissetmenize neden olabilir. Bu nedenle, uterusunuz hala çok küçükken, erken bile olsa, giysileriniz belde normalden daha sıkı hissedebilir.
  • Karın Ağrısı: Genelde gebeliğin ikinci yarısından sonra alt karın bölgesinde ve kasıklarda ağrı olabilir. Bu ağrıların nedeni, büyüyen rahmi tutan bağların gerilmesi ve rahim çevresindeki kasların ve liflerin gerilmesidir. Daha önce ameliyat geçirmiş hastalarda ağrının nedeni buradaki yapışıklıklar olabilir. Her ne kadar bu ağrı masum gibi görünse de bazen altından önemli sorunlar çıkabilir. Bazen apendiks iltihabı, safra kesesi iltihabı, taşları, idrar yollarıyla ilgili sorunlar da benzer ağrılar neden olabilir. Ağrı erken doğum veya dış gebelik belirtisi de olabilir. Bu nedenle karın bölgesindeki hafif ağrılar bebeğiniz ve sizin için bir tehdit oluşturmasa da, diğer önemli sorunlar açısından da değerlendirilmesi için bu ağrıyı doktorunuza söyleyin. Genelde rahmin büyümesine bağlı olan ağrılar oturma veya yatmayla rahatlayabilir. Dinlenme ve sıcak banyo iyi gelir. Ancak ağrı sürekli ise doktorunuzu aramalısınız.
  • Kalça Ağrısı: Gebelik sırasında salgılanan bazı hormonlar özellikle de progesteron hormonu tüm eklemlerde gevşemelere neden olur. Bu eklemlerden en önemlisi kalça kemiğidir. Eklemlerdeki gevşeme ve esneme doğum sırasına bebeğin kanaldan daha rahat geçmesini sağlar. Fakat bu durum gebelikte kalça ağrısına neden olur. Ağrı genelde tek taraflıdır. Bazen her iki tarafta olabilir. Bazen ağrıya bağlı yürüme bozuklukları olabilir. Kalça ağrısı egzersiz yapmayan, kasları zayıf kadınlarda daha sık olur. Ilık banyo yapmak, sırt, bel ve karın kaslarını güçlendirecek egzersizler kalça ağrısını azaltabilir. Ağrı fazlaysa kısa süreli ağrı kesici ilaçlar doktora danışılarak alınabilir.
  • Kasık Ağrısı: Gebeliğin başında kasıklarda, kalça ve belde hafif ağrılar olabilir. Bunlar rahmin büyümesine ve onu tutan bağların gerilmesine bağlı olarak oluşur. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde rahim büyürken, etrafındaki organları normal yerlerinden biraz uzağa itecektir. Bu organları tutan kas ve liflerde aşırı gerilme olacaktır. Bütün bu büyüme ve gerilme anne adayını rahatsız edebilir. Bunlar rahatsızlık verse de, bunun için endişelenmeye gerek yoktur. Ilık bir banyo gevşemeye ve sancıların hafiflemesine yardımcı olur. Ayrıca, dinlenme ve bol sıvı alma ağrıların hafiflemesine yardımcı olacaktır. Ancak ağrı; şiddetli ve sürekli ise, dinlenmekle geçmiyorsa mutlaka doktorla iletişime geçilmelidir.
  • Varis Oluşumu: Gebelikte rahmin büyümesi, kilo alımı ve gebelik hormonlarına bağlı damarlarda genişleme olması, vücudun alt kısmından kalbe kan taşıyan damarların kanı yukarı doğru tam olarak gönderememesine neden olur. Vücudun alt kısmında biriken kan damarları genişleterek varis oluşmasına neden olur. Varis bacaklarda ve ayaklarda daha sık görülür. Cilt altında, basmakla solan kırmızı mor çizgiler halinde görülür. Varisler hiç bir belirtiye neden olmayabilir veya hafif bir ağrı ile birlikte olabilir. Ağrı ayakta durmakla artar, dinlenmekle hafifler. Varislerden korunmak ve varis ağrısını azaltmak için uzun süre ayakta kalmamalıdır. Dinlenirken ayaklar havaya kaldırılmalı, kalp hizasının üstünde tutulmalıdır. Yatarken ayakların altına minder koyarak hafif yukarı kaldırılmalıdır. Bacak bacak üstüne atarak oturmak dolaşım problemini artıracağından bu şekilde oturmayın. Düzenli olarak egzersiz ve yürüyüş yapılması bacaklardaki kasları çalıştırarak burada biriken kanın yukarı pompalanmasını sağlar, böylece varislerin ilerlemesini azaltır. Varisler çoksa ve artıyorsa gebelere uygun varis çorabı giyilmelidir. Varislerin büyük bir kısmı doğum sonrası küçülür veya kaybolur. Doğum sonrası düzelmeyen vakalarda doğum sonrası ameliyat yapılabilir.
  • Hassas Göğüsler ve Karıncalanma: Sık görülen bir hamilelik belirtisi, artan hormon seviyelerinin neden olduğu hassas ve şişmiş göğüslerdir. Acı ve şişlik, memelerinizin adet döneminizden önce hissettiğiniz belirtilere benzemektedir. Vücudunuz hormonal değişikliklere uyum sağladığı için ilk üç aylık dönemden sonra rahatsızlığınız önemli ölçüde azalmalıdır. Gebeliğin başından itibaren göğüslerde büyüme, ağrı olabilir. Göğüslerinizi iyi destekleyen sütyen kullanmanız ağrıyı azaltabilir. Gebeliğin 4. ayından sonra göğüslerden süt gelebilir, bu normaldir. Süt gelirse sağılmaması ve meme başıyla oynanmaması gerekir.

Genellikle gebelik belirtileri arasında en sık rastlanan hassas göğüsler ve zamanla meydana gelen karıncalanmalardır. Bazı kadınlar da adet olmadan önce meydana gelen göğüs hassasiyeti hamilelik döneminde de oldukça sık rastlanılır. Ancak hamilelik döneminde bu ağrılar biraz daha fazladır. Karıncalanmanın meydana gelmesi de genellikle çok sık görülen bir durumdur. İlk hafta bu durum artarken bazı anne adaylarında ise hamilelik döneminin ortasında da ortaya çıkar. Hamilelik döneminin 6.ncı haftasından sonra göğüsler de hassasiyet daha fazla ortaya çıkar. Bazı anne adayları mavi damarların çıktığını da görebilir. Ancak doğum sonrasında bu durum zamanla ortadan kalkar.

  • Meme Ucunda Koyulaşma Meydana Gelmesi: Göğüsler de meydana gelen hassasiyet sonrasında uç kısımlarında koyulaşma meydana gelir. Genellikle bu durum hamilelik döneminin 8. Haftasından sonra görüşmeye başlanır. Aynı zamanda bu bölgeler de zamanla genişler. Hamilelik döneminde meme uçları daha dik ve aynı zamanda sert bir hale gelir. Zaman zaman cilt de renk değişimleri de oluşur. Göğüsler de meydana gelen bu hassas durum birçok kadında görülen bir belirtidir. Hamile olduğunuzu anlamak için meme ucunda meydana gelen koyulaşmaya bakmanız da mümkün. Ancak bu durum her anne de bu şekilde ortaya çıkmayabilir. Ama birçok hamile adayında meme ucunun koyulaşması oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Bir süre sonra bu durum normale döner.
  • Yerleşme Kanaması (İmplantasyon Kanaması): Hamile kalmaya çalışıyorsanız, görmek istediğiniz son şey lekelenme veya vajinal kanamadır. Gebeliğin başlangıcında bazı kadınlarda implantasyon kanaması olabilir. Bu kanama döllenmiş yumurtanın uterusun iç kısmına yerleşmesinden kaynaklanmaktadır. Her 4 kadından 1’i ilk trimesterde lekelenme veya hafif kanama yaşar. Bu kanama normal değildir. Düşük veya dış gebelik belirtisi olabilir. Eğer kanamanız şiddetli ise veya ağrı veya baş dönmesi eşlik ederse mutlaka bir kadın doğum doktoru ile görüşünüz.

Gebeliğin başında bebek rahme tutunurken hafif lekelenme olabilir. Bu genelde birkaç gün sürer, sonra geçer. Beraberinde hafif kasık ağrısı da olabilir. Ancak bunun dışındaki kanama önemli bir problemin varlığını gösterebilir. Bu nedenle kanama olduğunda mutlaka doktorunuza başvurmalısınız. İlk üç ayda görülen vajinal kanama, düşük tehdidiyle ilgili olabilir. Kanamanın şiddeti, süresi ve devamlı olup olmadığı önemlidir. Kanama fazlaysa, beraberinde ağrı varsa, kesilmiyorsa tedavi edilmesi gerekebilir.

  • Bulantı ve Kusma: Bazı kadınlar için, mide bulantısı hamile kaldıktan sonra hiç hissetmezler ya da çok hafif atlatırlar. Ancak bazılarında çok erken başlayabilir veya ağır seyredebilir. Genellikle sabahları daha çok olur ancak sabah, öğlen veya gece dönemlerinde de olabilir. Mide bulantısı olan çoğu hamile kadın, ikinci trimesterin başında tamamen rahatlama hisseder. Bulantı ve halsizlik durumu genellikle hamileliğin ilk belirtileri arasında yer alır. Bulantı ve kusma durumu hamileliği 4. Ve 8. Haftasında oldukça sık karşılaşılan bir belirtidir. Bulantı ve kusma durumu hamilelik süresi boyunca kısa aralıklarla devam eder. Genellikle 3 ay boyunca bu durum anne adaylarını oldukça zorlar.

Özellikle mide bulantısı olduğu için anne adayları bu süreçte çok fazla yemek yemez. Bulantı ve kusma durumu meydana geldiği zaman genellikle kilo verme oranı da artar. Bu dönem de iştah kapanma çok sık görülen bir problemdir. Bu nedenle bulantı ve kusma durumları oldukça sık rastlanan bir durum olduğu için hamilelik döneminde endişe etmenize gerek kalmaz. Bazı anne adayları hamilelik dönemini oldukça yoğun bir şekilde geçirir.

Meydana gelen belirtiler anneleri çok fazla etkileyebiliyor. Bu durumlar da annelerin dikkatli bir şekilde süreci atlatması önemlidir. Bulantı olması durumunda herhangi bir bitki çayı içmemek gerekir. Genellikle gebelik döneminde bu gibi çaylardan uzak durmak çocuk sağlığı açısından önemlidir. Bulantı bir süre sonra kendiliğinden geçeceği için daha doğal yollarla beslenmek doğrudur.

Gebelikte bulantı tüm gebelerin yaklaşık % 70-90’ında görülür. Bulantı genelde sabahları olmakla beraber çoğu hastada günün herhangi bir vaktinde olabilir. Bulantının nedeni plasentadan salgılanan bazı hormonlar ve vücutta gebeliğe bağlı oluşan bazı değişikliklerdir. Bulantı ve kusma ayrıca, duygusal stres ve yorgunlukla ilgili de olabilir. İlk gebeliklerde, genç kadınlarda ve ikiz gebeliklerde bulantı daha fazla olabilir. Genelde 4-7 haftalıkken başlar ve 14-20 haftalarda azalır. Fakat bazı kadınlarda bulantı ve kusma tüm gebelik süresince devam edebilir.

Hafif bulantı ve kusmalar gebeliğin gidişatını olumsuz etkilemez. Böyle durumlarda az az, sık sık beslenmek hem vücudun beslenme ihtiyacını karşılar, hem de bulantıyı azaltır. Yemekler sırasında az sıvı almak da bulantıyı azaltmaya yardımcı olur. Bunları yapmanın amacı mideyi tamamen boş veya tamamen dolu tutmaktan kaçınmaktır. Çünkü her iki durum da bulantıyı daha kötü yapabilir. Sabah ilk uyandığınız zaman yataktan çıkmadan önce hafif bir kahvaltı, açık bir ıhlamur çayı, ufak bir tost yemenizin faydası olacaktır. Yatağın başında ve yanınızda sürekli kuru, tuzlu, soğuk gıdalar, kraker türü şeyler, galeta, tuzlu çubuk, çerez, leblebi gibi şeyler bulundurun ve bunları ara ara atıştırın.

Evde kokulu ve/veya kokusundan hoşlanmayacağınız gıdaları (balık, et vb) pişirmeyin. Birçok kadın, gebelikleri sırasında bazı koku ve yiyecekleri hoş bulmazlar. Mümkün olduğunca bu tür yiyecek ve kokulardan kaçının. Bunlardan yemek isterseniz bir yakınınızın evinde veya dışarda lokantada yiyebiliriniz.

Bulantılar daha şiddetli ise, beslenmeyi bozuyor ve aşırı kilo kaybına neden oluyorsa o zaman bazı ilaçların kullanılması gerekir. ilacın gerekli olup olmadığına test sonuçlarınıza, sizin şikayetlerinize ve kilo kaybınıza göre doktorunuz karar verecektir. Bu nedenle doktorunuza danışmadan ilaç kullanmayınız.

  • Mide Yanması: Gebelikte mide yanmasının en önemli nedeni, büyüyen rahme bağlı midenin yukarı doğru yer değiştirmesi ve midenin sıkışmasıdır. Bunlar mide içeriğinin yemek borusuna doğru geri kaçmasına neden olur. Bu meydana geldiğinde, mide asitleri yemek borusunu tahriş eder. Diğer bir neden, sindirim sisteminin çalışmasının hormonların etkisi altında yavaşlamasıdır. Gebelikte yemek borusunda hareketler yavaşlar. Mide boşalması gecikir ve sindirim siteminden yiyecekler daha yavaş boşalır. Bu yavaşlamanın bebek açısından faydası ise gıdalar emilirken daha uzun süre geçmesi ve bu şekilde bebeğe daha fazla besin alabilmesidir. Ancak, bu durum bazen hazımsızlık ve şişkinliğe yol açar.

Mide yanmasını engellemek için az az, sık sık beslenilmesi gerekir. Mide aşırı doldurulmamalıdır. Yağlı ve baharatlı gıdalardan ve özellikle kızartma türü yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Fazla miktarda çay, kahve ve çikolatadan tüketilmemelidir. Yatmadan bir kaç saat öncesinde yemek kesilmeli, sırtüstü yatılmamalıdır. Yatarken yüksek yatıkla veya çift yastıkla yatılmalıdır. Mide yanmasını artıran hareketler ve pozisyonlardan kaçınılmalıdır (ani öne eğilmeler vs.). Mide yanması çok fazla ise bazı mide ilaçları kullanılabilir. Fakat bunlar doktora danışılmadan alınmamalıdır.

  • Nefes Darlığı: Gebeliğin başından itibaren sanki yeterince hava alamıyormuş gibi hafif nefes darlığı meydana gelir. Gebeliğin sonlarına doğru bu şikayet artmaya başlar. Bunun nedeni plasentadan salgılanan bazı hormonlar ve büyüyen rahme bağlı akciğerlere bası olması ve akciğer kapasitesini düşürmesidir. Bunun üstesinden gelmek için, plasentadan salgılanan progesteron hormonu, beyindeki solunum merkezini uyararak daha derin nefes alıp vermeye neden olur. Böylece, gebelik sırasında toplam akciğer kapasitesi azalmasına rağmen, gerçekte her nefeste alınan hava miktarı hacim olarak artar. Bu sayede bebeğe de yeterince oksijen gider.

Bu sorunu en az indirmek için postür düzgün tutulmalı, dik durmalı ve dik oturulmalıdır. Oturup kalkarken sırtın düzgün ve dik, omuzların arkada olmasına dikkat edilmelidir. Bu daha iyi nefes alıp verilmesini sağlar. Uyurken bir tarafa doğru uzanmak, yüksek yastıkla yatmak, karna minderle destek olacak şekilde yatmak gece nefes alıp vermenizi kolaylaştırır. Gebelikte egzersiz de yapılmalıdır. Egzersiz nefes alıp vermeyi düzeltir, nefes darlığını azaltır. Ancak aşırı egzersizden kaçınılmalı ve egzersiz programı için doktora danışılmalıdır. Doğuma yakın nefes darlığı azalır, bunun nedeni bu dönemde bebeğin doğum kanalına yerleşmesi, karın içi basıncın buna bağlı azalması ve akciğerler üzerindeki basıncın kalkmasıdır. Nefes darlığının bazen kalp hastalığı, akciğer hastalıkları, kansızlık vb farklı, önemli, gebelik dışı nedenleri olabilir. Bu nedenle şiddetli, giderek kötüleşen nefes darlığı varsa, beraberinde çarpıntı, morarma, şişlik, ödem bulunuyorsa mutlaka doktorunuza bilgi vermelisiniz.

  • Vajinal Akıntı: Kadınların çoğunda gebelik sırasında vajinal akıntı artar. Bunun nedeni gebelikte artan bazı hormonların etkisiyle üreme organlarındaki bezlerden mukus üretiminin artmasıdır. Bu akıntı fizyolojiktir. Yani normaldir. Normal vajinal akıntı, beyaz renkli, ince kıvamlıdır ve hafif bir kokusu olabilir, rahatsız edici değildir. Bu akıntı yüksek oranda asit içerdiğinden potansiyel olarak zararlı bakterilerin üremesine de izin vermez. Ancak stres, bazı hastalıklar, vajinaya tatbik edilen duş, vajinanın yıkanması, sık antibiyotik kullanma gibi durumlarda vajinanın doğal yapısı ve asit içeriği bozulur ve enfeksiyon gelişir. Enfeksiyon olduğunda akıntı sarı-yeşil renkte, kötü kokulu ve rahatsız edicidir. Kasık bölgesinde kızarıklık, yanma ve kaşıntı olabilir.

Vajinada enfeksiyon olmaması için genital bölge mümkün olduğunca temiz ve kuru tutulmalıdır. Taharetlenirken temizlik önden arkaya doğru yapılmalı, anüs bölgesinde bulunan dışkı vb genital bölgeye bulaştırılmamalıdır. Vajinanın içi asla hiçbir şeyle yıkanmamalıdır, el sokulmamalıdır. Bu tip alışkanlıklar oradaki asit dengesini bozacağından enfeksiyon riskini artırır. Rahat, bol, ter emen giysiler giyilmeli ve sentetik giysilerden kaçınılmalıdır. Pamuklu iç çamaşırlarını tercih edilmelidir. Bunlara rağmen enfeksiyon gelişirse, gebelerde de kullanılabilecek ilaçlar vardır. Bazı enfeksiyonlarda eşlerinde tedavi edilmesi gerekebilir. Bu nedenle böyle bir tedavi alınması gerekirse, eşinde tedavi olup olamayacağı doktora sorulmalıdır.

  • Koku Hassasiyeti ve Aşerme Durumu: Hamilelik döneminde özellikle yemeklere karşı koku hassasiyeti meydana gelir. Anne adayları her yemeği yemez ve genellikle kokular onlara daha ağır gelir. Aşerme durumu hamilelik belirtilerinde en çok rastlanan bir durumdur. Anneler hamile kaldıktan sonra ilk 3 ay boyunca aşerme durumu yaşar. Çok farklı yiyecekleri aşererek canı farklı tatlar çeker. Aşerme durumu genellikle hamilelik döneminde oldukça sık rastlanılan bir durumdur. Genellikle her anne adayının yaşadığı bir durum olduğu için doktorlar aşerilen her şeyin yenmesini önerir. Bu nedenle koku hassasiyeti hamilelik döneminde meydana geldiği zaman kısa süre içerisinde de geçer.

Birçok kadında gebelik esnasında yeme alışkanlıklarında değişiklik olur. Daha öncesinde severek tükettiği gıdalara karşı isteksizlik, normalde hoşlanmadığı besinlere karşı ise aşırı ilgi olabilir. Özellikle ilk üç ayda, hormonal değişikliklere bağlı olarak iştahta belirgin değişiklikler olur. Bulantı, bazı gıdalardan tiksinme, kokulara aşırı hassasiyet olabilir. Bundan sonraki dönemde ise bazı yiyeceklerin tadını beğenmeme hala devam ederken, bazı yiyeceklere karşı da aşırı istek yani aşerme olur. Sağlıklı gıdalar dengeli tüketildiği sürece bunun bir önemi yoktur.

Nadiren, bazı kadınlarda gebelik esnasında normalde besin sayılmayan bazı maddelere karşı aşerme olur. Örneğin, kil, toprak, sabun, çamaşır kolası, buz gibi. Bu duruma‚ “pika‘‘ adı verilir. Bunun nedeni demir eksikliği ve bazı vitamin-minerallerin eksikliği olabilir. Bu gibi şeyleri yeme her zaman zararlı olmasa da, sindirim sistemi problemlerine yol açabilir, paraziter enfeksiyonlara, zehirlenmelere neden olabilir. Bu tip yiyecek olmayan bir maddeyi aşeriyorsanız, mutlaka durum konusunda doktorunuzu bilgilendirmelisiniz.

  • Yüksek Bazal Vücut Isısı: Bazal vücut ısınızı grafik haline getirdiyseniz ve sıcaklığınızın iki haftadan daha uzun süre yüksek kaldığını görürseniz, muhtemelen hamilesinizdir.
  • Karın ve Göğüste Kaşıntı: Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde karında, göğüslerde ve kasık bölgesinde gerilmeye bağlı kuruluk ve kaşıntı olabilir. Bu bölgeleri nemlendirici krem uygulayarak nemlendirmek kaşıntıyı azaltır. Ancak düzelme olmazsa bununla ilgili mutlaka doktorunuza bilgi vermelisiniz.
  • Kramp Şeklinde Ağrılar: Bacak krampları genelde 3. aydan sonra görülür. Genellikle geceleri oluşur ve bazen uykudan uyandıracak kadar şiddetlidir. Bacak kramplarının gerçek nedeni belli değildir. Fakat kalsiyum-D vitamini alımındaki yetersizlik, yorgunluk veya sinirler üzerine büyüyen rahmin yaptığı basınç kramplara neden olabilir. Tedavide beslenmede kalsiyum ve D vitamini içeren gıdalara ağırlık vermek, gerekirse de bunlarla ilgili ilaçlar başlamak gerekebilir. Uzun süre oturmaktan veya uzun süre yürümek kramplara neden olabilir. Bunlardan kaçının. Kramp girdiğinde, dizler gerilerek ayaklar hafifçe yukarı kaldırılabilir. Kalça kaslarınızı gerici egzersizler krampları azaltır. Hafif masaj ve sıcak uygulama iyi gelebilir.
  • Hemoroid (Basur) Oluşması veya Büyümesi: Hemoroid makat bölgesindeki damarların varis şeklinde genişlemesi ve kanın o bölgede göllenmesi sonucu oluşur. Nedeni varislerde olduğu gibi rahmin büyümesi, kilo alımı ve gebelik hormonlarına bağlı damarlarda genişleme olmasıdır. Kabızlık ise bu sorunu daha da kötüleştirir. Hemoroid sonucu görülen en önemli belirtiler makat bölgesinde kanama, kaşıntı ve ağrıdır. Bu durumla baş etmenin en iyi yolu olay gelişmeden önlem almaktır. Bunun için dengeli beslenmeli, bol miktarda meyve, sebze gibi yüksek lifli diyet tüketilmelidir. Günlük yeterli miktarda su-sıvı alınmalıdır. Yürüyüş, egzersiz bağırsak hareketlerini hızlandırır ve kabızlığı önler. Bu nedenle başka bir sorun yoksa her gün en az 20 dakika yürüyüş yapılmalıdır. Aşırı kilo alımından yada yetersiz beslenmeden kaçınılmalıdır. Kabızlık olan hastalarda kuru kayısı, erik, incir vb kendilerini veya hoşafını tüketmeleri yardımcı olabilir. Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek tüketilmesi alınan lif miktarını artırır. Özellikle gebelik öncesi bu şikayeti olan hastalar gebeliğin başından itibaren bunlara dikkat etmelidir. Hemoroid bunlara dikkat edilmesine rağmen gelişirse ağrı-kanama var mı diye bakılır. Kanama ve ağrı yoksa ise anal bölge temizliğine dikkat edilmelidir. Her tuvalet sonrası bu bölge çok iyi temizlenmeli ve kurulmada yumuşak tuvalet kağıtları kullanılmalıdır. Ilık oturma banyoları hemeoroidin küçülmesine yardımcı olur. Eğer kanama veya ağrı varsa bunlara ek olarak kabızlığı gideren, ağrıyı azaltan bazı ilaçlar verilebilir. Hemoroidler genelde gebelik sonrası küçülür ve sorun çıkarmaz. Ancak bazen tedaviye dirençli olan büyük hemoroidlerde ameliyat gerekebilir.
  • Kabızlık: Kabızlık, gebelikte sık görülen en rahatsız edici durumlardan biridir. Kabızlığın nedeni sindirim sisteminin genel olarak yavaşlaması ve büyüyen rahmin bağırsaklara yaptığı baskıdır. Bütün bunlar gebelikte hemoroid (basur) oluşumu riskini artırır. Kabızlığı engellemenin en önemli yolu beslenme şeklini düzenlemektir. Bol miktarda su içilmeli ve sıvı alınmalıdır. Sabah kahvaltıdan önce bir bardak şekerli ılık su (bir çay kaşığı yağ ilave edilmiş su) içilmesi bağırsak hareketlerini artıracaktır. Liften zengin gıdalar tüketilmelidir. Meyve ve sebzeler ihtiyacınız olan lifi almanızı sağlar. Meyve suları, kuru kayısı, kuru erik, kuru incir kompostoları kabızlığı hafifletir. Düzenli egzersiz, yürüyüş yapmak bağırsak hareketlerinizi düzenler. Bütün bunların çözüm olmadığı ağır durumlarda ilaç kullanılabilir. Ancak doktora danışmadan müshil ya da benzeri etkili ilaçlar alınmamalıdır.
  • Kansızlık (Anemi): Gebelik sırasında hem annenin hem de bebeğin artan ihtiyaçları nedeniyle demir ihtiyacı artar. Gebelik öncesinde günlük demir ihtiyacı 15 mg iken gebelerde bu 2 katına çıkar. Demir, oksijen taşıyan kan hücrelerinin (alyuvarların) yapımında rol oynayan çok önemli bir elementtir. Kadınların nerdeyse tamamında demir deposu yeterli değildir. Gebelikte demir ihtiyacında ciddi artma olduğu için sadece besinlerde bulunan demirle bu ihtiyacın karşılanması mümkün değildir. Demir eksikliği olduğunda vücutta yeterince alyuvar üretimi yapılamaz, bunun sonucunda da kansızlık yani anemi gelişir. Gebe kadınlarda anemi daha şiddetlidir ve hem anneyi hem de bebeğin gelişimini etkileyebilir. Anne adyında çabuk yorulma, halsizlik, güçsüzlük, çarpıntı, baş dönmesi, solukluk, nefes alamama ve strese yol açar, bazı hastalıklara daha çabuk yakalanmasına ve daha geç iyileşmesine neden olur. Aneminin tedavisi çok kolaydır. Tedavi demir içeren ilaç kullanmaktır. Belirgin kansızlık yoksa bu ilaçlar genelde 4. aydan sonra başlanır.
  • Siyatik Ağrısı: Siyatik sinir belden bacaklara ve ayaklara kadar uzanan vücuttaki en büyük sinirlerden biridir. Bu sinire bası olması kalça ve uyluk bölgesindeki ağrı, uyuşukluk ve his kaybına neden olur, buna “siyatik” denir. Gebelikte rahmin büyümesi ve kilo alımına bağlı olarak siyatik sinire bası oluşabilir. Bazen doğuma yakın bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesi de bu sinire basıya neden olabilir. Gebelikte oluşan siyatik sinir ağrısı önemli bir olay değildir. Ağrıyı azaltmak için ılık banyo yapılabilir, bazı sinir gevşetici egzersizler uygulanabilir. Ağrı olan tarafın tersi tarafa yatarak uyumak da ağrıyı azaltabilir.
  • Sırt Ağrısı: Gebelik esnasında kilo alımı, kalçadaki eklemlerin gevşemesi ve rahmin büyümesi vücut şeklini değiştirir. Vücudun ağırlık merkezi değişir. Karnın öne doğru büyümesi ile bel çukuru belirginleşir. Tüm bunları dengelemek için eklem ve kas gruplarında oluşan değişiklikler sırt ağrılarına neden olur. Kasları zayıf olan, düzenli egzersiz yapmayan kadınlarda bu şikayet daha sık görülür. Sırt ağrısını azaltmak için doğru duruş egzersizleri yapılmalı, dik ve omuzlar geride durmalı, kalkma-oturma pozisyonlarına ve yürümeye dikkat edilmelidir. Otururken bacaklar hafif yukarıda olmalı ve bacak bacak üzerine atılmamalıdır. Uzun bir süre ayakta beklenecekse, bir ayak yerden hafif yüksekte olan basamağa konulmalıdır.

Ağırlık kaldırmanız gerektiğinde dizlerinizin üzerine çömelerek ağırlığı alın, ve beliniz dik olacak şekilde kalçanızı (sırtınızı değil) yukarı kaldırarak alın. Ani hareketler yapmayın, kolunuzu aniden başınızın üzerine kaldırmayın. Yatarken dizleriniz ve kalçalarınız kıvrılmış şekilde yan yatın. Dizlerinizin arasına ve karnınızın altına yastık yerleştirin. Bu pozisyon alt sırt bölgesindeki basıncı ortadan kaldıracaktır. Sırt ve bel kaslarını güçlendirecek egzersizler yapın. Karın bölgesindeki kasları güçlendirmek için yapılan egzersizler de sırt ağrısının azalmasına yardımcı olacaktır.

  • Cilt Değişiklikleri: Gebelik sırasında yükselen bazı hormonlar ciltte bazı değişikliklere neden olur. Bunlardan sen sık görüleni cilt renginde koyulaşmadır. Kadınların yaklaşık %90’ında bu sorun görülür. Bu belirti, esmer kadınlarda daha belirgindir. Koyulaşma en sık göğüs uçları, kasık bölgesi ve göbek çevresinde olur. Ayrıca koltuk altları ve kalçanın iç tarafında da belirebilir. Bazı gebelerde yüzde de hafif cilt kararması oluşabilir.

Gebelik sırasında cilt kararması güneş ışığı nedeniyle daha da kötüleşebilir. Bu nedenle gebeler fazla güneşe maruz kalmamalıdır. Güneşe maruz kalındığında en az 15 koruma faktörlü bir güneş kremi kullanılmalıdır. Hava bulutlu da olsa güneş kremi kullanılmalıdır. Güneşin zararlı ışınları bulutlar arasından geçerek vücuda zarar verebilir. Cilt kararması doğumdan sonra azalır, birkaç sene içinde tamamen kaybolur.

Bunun dışında gebelik sırasında avuç içlerinde kızarıklık, avuç içi ve ayak tabanlarında kaşıntı olabilir. Bu problemler nemlendirici kremler kullanılarak azaltılabilir. Gebelikte vücuttaki benlerin sayısı artabilir. Tırnaklar daha kırılgan ve yumuşak olabilir. Oje kullanmak bu durumu daha da kötüleştirebilir. Ellerde olduğu gibi tırnaklar da losyonla nemlendirilmeli, deterjanla çalışırken eldiven giyilmelidir.

  • Bebek Hareketleri: Aslında bebek hareketleri gebeliğin 2. ayından itibaren ultrasonda izlenebilir. Ancak bunlar anne tarafından hissedilmez. Bebek hareketleri gebeliğin 16-22 haftaları arasında hissedilmeye başlar. Genelde ilk gebeliği olanlar ve kilosu fazla olan gebeler bu hareketleri daha geç hisseder. Başlangıçta hareketler hafif, düzensiz ve seyrektir. Bebek büyüdükçe daha güçlü, daha düzenli ve sık hissedilmeye başlar. Hareketlerin en yoğun olduğu zaman 28. ve 36. haftalar arasıdır. Bu dönemde kilosu normal olan kadınlara bebek hareketleri dışarıdan da görülmeye başlar. Bazen bu tekmeler anne adayını rahatsız edecek kadar sık ve şiddetli olabilir.

36.haftadan sonra anne karnında bebeğin, yenidoğan bebeklerde olduğu gibi uyku-uyanıklık periyod uzar, yani daha uzun süre uyuma ve uyanıklık zamanı olur. Bu nedenle birkaç saat hareketsiz dönem, arkasından aktif hareketlerin çok olduğu dönemler izlenebilir. Bunlar normaldir. Bebeğin büyümesi ve rahim içerisindeki hareket alanının göreceli olarak azalmasına bağlı hareketlerde biraz azalma olabilir. Ama hiçbir zaman uzun süre hareket etmeme olmaz. Bu gibi durumlarda mutlaka doktorunuzla iletişime geçmelisiniz. Bazen annenin aç veya yorgun olması bebek hareketlerini azaltabilir. Böyle durumlarda dinlenme ve beslenmeyle hareketler normale döner.

Yüzde Yüz Hamilelik Belirtileri, Kesin Gebelik Belirtileri Nelerdir?

Kesin ya da yüzde yüz hamilelik belirtileri, kan testinde hcg değerinin pozitif çıkması ve ultrasonda gebelik kesesinin görülmesidir. Gebelik kesesi net olarak görülüyorsa ya da kese içerisinde bebek yapısı gözleniyorsa artık %100 hamilelik vardır, yani gebelik kesindir. Yüzde yüz hamile olduğunuzu ancak bir kadın doğum uzmanı muayenesi ve kanda gebelik testi sonucunda öğrenebilirsiniz.

Hamilelik Belirtisinden Sonra

Hamile olduğunu anlayan anne adayları genellikle belirtileri de yaşamaya başlar. Oldukça yoğun ve ağrılı aylar geçirmeniz de mümkün. Ancak anne adaylarında hamilelik belirtisi meydana geldiği zaman bu konuda dikkatli olmaları gerekir. Hamilelerin yaşamış olduğu bu belirtiler ağır geçtiği için bir süre sonra anneler de metabolizma da düşer. Özellikle annelerin kendi gıdalarına dikkat etmesi gerekir. Bu konuda kendi doktorunuzdan bilgi almak önemlidir. Hamilelik belirtileri genellikle uzun bir süre sürdüğü için anneler de bu duruma alışırlar. Hamilelik belirtileri tam anlamıyla doğum yaptıktan sonra biter. Uzun ve oldukça yorucu bir süreç olduğu için ilk başta annelerin alışması da zor olacaktır. Ancak belirtiler geçtikten sonra bu konuda bir sorun yaşamamış olursunuz.

Hamilelik Belirtilerinin Olması Normal mi?

Hamilelik döneminde yaşanan tüm belirtiler oldukça normaldir. Genellikle birçok anne adayında bu durum yaşanır. Hamilelik dönemini belirti olmadan geçiren anne adayları pek yoktur. Çünkü kadınların bünyesi daha hassas olduğu için birçok şeyden kolay bir şekilde etkilenir. Anneler hamile kalınca yaşamış olduğu belirtiler de her doktor tarafından normal olarak karşılanır. Bu nedenle hamilelik sırasında her belirti için korkmanıza gerek kalmaz. Hamilelik belirtilerinin olması hamilelik döneminde tatlı bir süre olarak bilinir.

Erken Hamilelik Belirtileri Nelerdir? En Erken Hamilelik Belirtisi Nedir?

En erken gebelik belirtisi embriyo rahime yerleşip gebelik hormonu salgılanmaya başladığı zaman görülür. Ancak bu dönemde gebelik belirtileri hisseden kadın sayısı oldukça azdır. Bu dönemde yumurtlama belirtisi de gebelik belirtileri ile karışabilir. Genellikle adet gecikmesi olduktan sonra gebelik belirtileri oluşmaya başlar.

Gebelik dönemi 38-40 haftalık bir süreçtir. Gebeliğin başlangıç tarihi olarak adet kanamasının ilk gününü doktorlar kabul eder. Gebeliğin bu kadar erken süreçten hesaplanmasının nedeni ise kadınların üreme hücresi olan yumurtayla erkek spermi tam anlamıyla ne zaman döllendiğini hesaplamak içindir. Bu nedenle gebelik zamanının ilk haftası anne adaylarının da kendisini hazırladığı bir dönemdir. Genellikle erken hamilelik belirtileri de anne adaylarında farklılık gösterir. Anne adaylarının tam anlamıyla hamile olup olmadığını anlaması için kan testi yaptırması gerekir. Kan testi genellikle hamileliğin en erken belirtisi olarak bilinir. Bunun yanında kan testi yaptırmayanlarda adet gecikmesi, bulantı, halsizlik, memelerde şişkinlik ve hassasiyet en erken hamilelik belirtileri olarak söylenmektedir. Bu belirtiler yumurtlama dönemindeki kadınlarda yada premenstrüel sendrom dediğimiz rahatsızlığın olduğu kadınlarda da görülebilir. Bu nedenle gebelik testi ile gebeliğin net olarak ortaya konması gereklidir.

Tuhaf Hamilelik Belirtileri (Enteresan Hamilelik Belirtileri) Var mıdır?

Bazen gebelerde tuhaf hamilelik belirtileri olabilir. Ancak bunlar çok sık gözlenmez. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Tıkalı burun
  • Sebepsiz yere aşırı terleme
  • Tükrük salgısının artması
  • Tuhaf rüyalar, kabuslar görebilir.
  • Bazı gebelerde kil yeme, toprak yeme ya da demir yalama gibi tuhaf belirtiler de oluşabilir.
  • Hatta internette osurmak hamilelik belirtisi midir şeklinde bile oldukça tuhaf aramalara rastlayabilirsiniz. Elbette gebelikte gaz problemi artar ancak osurmak bir hamilelik belirtisi sayılmaz.
  • Hamilelikte ayaklarınız tuhaf şekilde terliğe ya da ayakkabıya sığmayacak şekilde büyüyebilir. Bunların birçoğu normaldir ancak mutlaka doktorunuza bilgi veriniz.
  • Yine hamilelikte gebelik beyni adı verilen bir unutkanlık artması yaşanabilir.
  • Saçlarınız hiç beklemediğiniz şekilde dolgun ya da olduğundan seyrek bir hal alabilir.
  • Bazen ilginç şekilde koku alma duygusu ileri derecede artabilir.
  • Vücutta anormal derecede sivilcelenme ve tüylenme oluşabilir.
  • Karından etrafınızdakilerin de duyabileceği şekilde anormal barsak sesleri gelebilir.
  • Bazı hastalarda enteresan şekilde renklere karşı duyarlılık artabilir. Önceden sevdiğiniz bir rengi görmek istemeyebilirsiniz.

Bu tuhaf belirtilere bakarak gebelik varlığının olduğunu düşünmek yanlış olur. Mutlaka doktorunuzla görüşün ve bir gebelik testi yaptırın. 

İlk 7 Günde Hamilelik Belirtileri

Hamile kalan anne adaylarının bazıları ilk 7 günde hamilelik belirtileri göstermeye başlar. Her ne kadar ağrılar kişiden kişiye göre değişse de birçok belirti aynıdır ve herkeste görülür.

  • Genellikle kasık ağrısı gebelik döneminde çok sık rastlanan bir ağrıdır. Regl sancısı gibi kasık ağrıları ve zamanla kasılmalar meydana gelir.
  • Şişkinlik genellikle ilk 7 gün içerisinde baş gösteren bir ağrıdır.
  • Bebeğin anne karnına yerleşme süreci olduğu için anneler de zaman zaman kanamalar da meydana gelir.
  • Minik minik lekeler bu dönem de oldukça sık olur.

İlk 7 günde meydana gelen bu belirtirler genellikle anne adayları tarafından oldukça dikkat edilir ve ortaya çıkan belirtilerdir. Anne adayları hamilelik boyunca bu belirtilerden etkilenir.

Gebelik Belirtileri Ne Zaman Biter?

Gebelik belirtileri gebelik hormonları yükselmeyi bırakıp plato çizdiğinde hafifler yada geçer. Gebeliğin 10-12 haftasında gebelik belirtileri pek çok kadında oldukça hafifler. Ancak bazı gebelerde bu belirtiler 5. aya kadar devam edebilir. Hatta doğuma kadar bu belirtileri değişik derecelerde yaşayan gebelerde mevcuttur.

Hamilelik Döneminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hamilelik dönemi her anne adayı için oldukça önemlidir. Ancak bu dönem de annelerin kendi sağlığına ve çocuklarının sağlığına dikkat etmesi gerekir. Özellikle anne adayları gıda veya vitamin takviyesi alarak kendilerini daha güçlü hissedebilirler. Yeme içme olayı oldukça önemlidir. Çünkü annelerin yediği her yemek bebekleri de etkiler. Özellikle hamilelik döneminde meydana gelen belirtilerin önüne geçmek için mutlaka gıdaya dikkat etmek gerekir. Hamilelik döneminde önemli olan bir diğer şey ise hareket alanıdır. Annelerin bu süreç de kendini zorlamadan hareket etmesi gerekir.

Özellikle ağır kaldırmamaları ve düzenli olarak yürüyüş yapmaları gerekir. Anne adaylarında meydana gelen belirtiler genellikle bu gibi egzersizlerle beraber daha aza düşer. Bu nedenle annelerin bu konuda kendine dikkat etmesi gerekir. Genellikle doktorlar hamile adayları bazı egzersiz programları verir. Bunları yapmak anne ve bebek sağlığı açısından oldukça önemlidir. Ancak bu egzersizleri de zarar görmeden yavaş bir şekilde yapmak gerekir. Aksi durumda daha fazla ağrılarla karşılaşmanız da mümkün.

Gebelikte Acile Başvurulması Gereken Durumlar Nelerdir?

Hamilelikte ne zaman acile gidilmeli, Hamilelikte tehlikeli durumlar nelerdir merak ediyorsanız aşağıda sizler için sıraladık:

  • Ani vajinal kanama,
  • Suların gelmesi
  • Bebek hareketlerinin azalması (normalde > 10/gün),
  • Şiddetli karın, bel, kasık ağrısı,
  • Aşırı bulantı, kusmalar,
  • Yüksek ateş ve/veya baş ağrısı,
  • El ve yüzde şişme,
  • Ani görme bozukluğu, göz önünde siyah noktaların uçuşması,
  • Renkli, kokulu vajinal akıntı olması,
  • Tansiyon yükselmesi.

Hamilelikte Her Ay Doktora Gidilmeli midir?

Gebelik testi pozitif çıktı ne zaman doktora gidilmelidir. Elbette test pozitif çıkar çıkmaz mutlaka bir kadın doğum doktoruna görünmelidir. Gebelik kontrolleri kaç haftada bir yapılacak, gebelikte ultrason ne sıklıkta olmalı bu konularda kadın doğum uzmanı ile görüşmeli ve takibe girmelidir. Gebelik kontrolleri hangi haftalarda yapılacaksa mutlaka düzenli olarak o haftalarda muayenesini olmalıdır. Ülkemizde ilk 7 aylık dönemde aylık olarak muayene önerilmektedir. Ancak özel testler yapılacaksa bunun için doktorunuz sizi yönlendirecektir.

Hamilelikte İlk Muayene Ne Zaman Olmalıdır?

Gebelik testi pozitifleştiğinde veya adet gecikmesi olduğunda ilk muayene vakti gelmiş demektir. Muayene için gittiğinizde daha önceki gebeliklerinize ait bilgiler, bu gebelikte ortaya çıkan şikayetler ve daha önce geçirdiğiniz hastalıklar, ameliyatlar, kullandığınız ilaçlar, sigara-alkol kullanımı, eşinizin veya sizin ailenizde kalıtsal hastalık olup olmadığı ve eşler arasında akrabalık olup olmadığı sorgulanır. Tansiyon ve kilo ölçümü yapıldıktan sonra ultrasonla bebeğinizin görünüp görünmediği kontrol edilir. Ultrasonda önce gebelik kesesi görülür. Bu yaklaşık 5. haftada olur. Bundan 1-2 hafta sonrada bebek ve kalp atışı görülmeye başlar. Planlı bir gebelik ise öncesinde tüm testleriniz yapılmış ve folik asit başlanmıştır. Ancak gebelik öncesi kontrole gitmediyseniz, gebeliğin riskli gebelik olup olmadığının tespiti için bazı kan ve idrar testleri yapılır. Folik asit başlanır. Son bir yıl içinde yapılmış smear testiniz yoksa rahim ağzından smear alınması gerekebilir. Kan grubu tayini ve kan uyuşmazlığı olan çiftlerde bebeğin etkilenip etkilenmediğini tespit etmek için indirekt Coombs (IDC) testi istenir.

Gebelik Kontrolleri Hangi Haftalarda Yapılır?

Normal koşullar altında düşük riskli bir gebeliğin takibi 28. haftaya kadar 4 haftada bir, 28-36 hafta arası 2 haftada bir, 36. haftadan sonra haftada bir yapılır. Takiplerde anne adayının tansiyon-kilo kontrolü yapılır, şikayetleri varsa değerlendirilir ve ultrasonla bebeğin gelişimi değerlendirilir. Belli haftalarda yapılacak bazı testler şunlardır:

  • 11-14. gebelik haftalarında ultrason ile Down sendromu taraması için ense deri kalınlığı ölçülür ve burun kemiği (nasal kemik) varlığına bakılır. Kan alınarak ikili tarama testi yapılır. Böylece Down sendromlu bebeklerin %90’ı tespit edilebilir. Bu testler tarama testidir. Yani tanı koydurmaz. Sadece riski gösterir. Bu nedenle riski yüksek çıkan hastalarda kesin tanı için gebeliğin 10-14. haftasında bebeğin eşinden örnek (CVS) alınarak, yada 16-20. haftasında bebeğin suyundan örnek alınarak (amniosentez) genetik test yapılır.
  • 16-18. gebelik haftalarında anneden kan alınarak üçlü veya dörtlü tarama testi yapılır. Böylece bebeğin Down sendromlu olma riski ve nöral tüp defekti dediğimiz bebeğin sinir sistemi anormallikleri belirlenir.
  • 20-24. gebelik haftasında bebeğin tüm organlarının ve kalbinin detaylı olarak incelendiği ayrıntılı ultrason incelemesi ve bebeğe giden kan akımını inceleyen Doppler ultrason incelemesi yapılır.
  • Gebeliğin 24-28. haftaları arasında 50 gram şeker yükleme testi yapılır. Bu testte aç veya tok karna yapılabilir. 50 gram glukoz içiminden 1 saat sonra kan şekerine bakılır.
  • Kan uyuşmazlığı olan gebelerde IDC testi tekrarlanır ve bebek için koruyucu olsun diye kan uyuşmazlığı iğnesi (Anti-D) yapılır.
  • 32. Haftadan itibaren NST ile bebeğin kalp atışları değerlendirilir.

Dış Gebelik Nedir?

Genellikle kan veren anne adayları hamile olup olmadığını öğrenmek istese de bu yapılan testler sağlıklı veya sağlıksız bir gebelik hakkında bilgi vermez. Dış gebelik ise embriyonun karın içi veya rahim ağzına yerleşmesiyle ilgilidir. Dış gebeliğin erkenden tespit edilmesi önemlidir. Aksi durumda üreme yeteneği kaybolabilir veya bu durum ölüme kadar sonuç verebilir. Genellikle anne adaylarında dış gebelik belirtileri meydana gelir. Bu gibi durumlar da mutlaka görünmekte fayda var.

Dış Gebelik Belirtileri

Dış gebelik meydana geldiği zaman genellikle normal hamilelik belirtileri meydana gelir. En dış gebelik sırasında bazı belirtiler biraz daha farklıdır. Bu belirtilere dikkat ederek dış gebelik olup olmadığı hakkında bilgi alabilirsiniz.

  • Vajinada leke ve kanama
  • Kilo kaybı
  • Keskin ağrılar
  • Baş dönmesi

Dış gebeliğin anlaşılması için mutlaka düzenli olarak doktor kontrolünden geçmek gerekir. Dış gebelik sırasında meydana gelen ağrılar nedeniyle birçok anne bu ağrıları yaşar. Bu nedenle gebelik sırasında meydana gelen bu ağrıları es geçmeden doktora kontrole gitmek gerekir. Böylelikle doktor bu konuda sizlere yardımcı olacaktır.

Dış Gebelik Tedavisi

Dış gebelik durumu meydana geldiği zaman genellikle en doğru olan sonlandırılma işlemidir. Bu gibi durumlar da birçok farklı yöntem bulunur. Doktorlar annelerin tekrar hamile kalma duygusunu kaybetmeden bu tedaviyi yaparlar. Gebelik duygusunun sonlandırma işlemi ilaç ile birlikte yapılır. Tedavi sırasında kasılma ve kanamalar meydana gelebilir. Bu durum ilaç etkisinde olduğu için normal olarak karşılanır. Gebelik sonlandırma işlemi sırasında herhangi bir cerrahi operasyon gerçekleşmez. Ancak doktorun belirlemiş olduğu kan testlerini de mutlaka yapmak gerekir. Dış gebelik eğer geç teşhis edildiyse bazı durumlar da tüpler de yırtılma ve patlama meydana gelebiliyor. Ancak bu durum da tüplerin cerrahi operasyon sonrasında çıkartılması gerekir. Bu gibi durumlar da kanamanın durdurulması oldukça önemlidir. Bu nedenle hasta direkt olarak ameliyata alınır.

Dış Gebelik Belirtileri Her Hastada Olur Mu?

Genellikle hastalık gibi durumlar ortaya çıkınca bu durum her anne adayında belirti olarak ortaya çıkar. Dış gebelik geçiren bir anne de belli bir süre sonra bazı belirtiler görülür. Bu belirtiler sonrasında anne adayları doktora giderek dış gebelik sürecini öğrenir. Genellikle her anne adayında dış belirtileri kendini gösterir. Ancak bu belirtiler meydana geldiği zaman gecikmeden doktora gözükmek gerekir. Genellikle dış gebelik bazı anne adaylarında görülse bile rutin kontrollerin yapılması bu anlamda önemlidir. Anneler vücutlarında farklı bir durumla karşılaştığı zaman direkt olarak bu durumu doktora bildirmelidir. Doktorlar size her konuda daha doğru bir bilgi verir.

Dış Gebelik Belirti Sonrası

Bazı anne adayların belirtiler sonrasında fiziki olarak belirtiler ortaya çıkar. Özellikle dış gebelik kendini ağrı ve kanama ile birlikte daha fazla gösterir. Ancak belirtiler meydana geldiği zaman daha sonrasında doktora gidip muayene olmak gerekir. Doktora gittiğiniz zaman size ya ilaç verir ya operasyona alır. Ancak dış gebelik meydana geldiği zaman genellikle gebelik sonlandırma işlemi yapılır. Genellikle bu durum çok doğru karşılanan bir durum olmasa da dış gebelik sürecinde yapılması gereken zorunlu bir işlemdir. Bu durum anne ve bebek açısından önemlidir.

Dış Gebelik Sonrasında Hamile Kalmak

Dış gebelik genellikle dünyada görülen önemli bir sorundur. Anneler bu gibi durumlar da gerekli tedaviyi olurlar ve tekrar hamile kalabilirler. Ancak dış gebelik sonrasında hemen hamile kalmak pek sağlıklı değildir. Genellikle işlem sonrasında 3 ay boyunca annelerin korunması ve dikkat etmesi gerekir. Ancak doktorunuzdan bu konuda net bir bilgi almak önemlidir. Dış gebelik sonrasında tekrar hamile kalan anneler de yine dış gebelik ihtimali olabilir. Ancak bu her anne de bu şekilde değildir. Tekrar hamile kaldığınız zaman bebeğiniz daha sağlıklı da olabilir. Bu konuda doktorun verdiği tüm bilgilere uymak önemlidir. Böylelikle herhangi bir problem yaşamadan gebelik dönemini de daha sağlıklı bir şekilde anne adayları atlatmış olur. Bu gibi durumlar da bebek sağlığı da oldukça önemlidir.

Gebelik Takibi Ankara için Çankaya ilçesindeki merkezimize başvurabilirsiniz. Ankara jinekolog doktorlarımız Doç. Dr. Nermin Köşüş ve Doç. Dr. Aydın Köşüş her zaman yanınızdadır. Ankara jinekolog muayene ücretleri ve ankara doğum paketleri için bize her zaman ulaşabilirsiniz.

JİNEKOLOG ANKARA

Tüm makaleleri gör

33 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

DOÇ. DR. NERMİN KÖŞÜŞ

Ankara jinekolog Doç. Dr. Nermin Köşüş
Ankara jinekolog Doç. Dr. Nermin Köşüş

DOÇ. DR. AYDIN KÖŞÜŞ

Doç. Dr. Aydın Köşüş
Doç. Dr. Aydın Köşüş